Kahramanmaraş’ta yaşanılan ve asrın depremi olarak nitelendirilen büyük bir deprem yaşadık/yaşadılar.

Bir sabah kalktığımızda yok olan kimilerin yarına dair hayalleri, kimilerin ise geleceğe dair umutları... Belki zaman akıp gidecek ama tek bir tarih ebedî kalacak hafızalarda. Elbet insanımız bunu aşacaktır.

Asrın felaketi sonrası Kahramanmaraş ve ilçeleri hızlı bir şekilde toparlanmaya başladı. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sayesinde.  Peki Kahramanmaraş Milletvekilleri bu konuda ne yaptılar? Ya da yapamadılar?

Bir ilin bürokratı ne kadar çok olur ise, o il o kadar gelişir. Nedense bu aralar herkes Trabzonlu furyasını dillerine dolamış.

Peki bizim ne eksiğimiz var. Kahramanmaraş Milletvekilleri ile Kahramanmaraş’ın yetiştirdiği değerli bürokratlar arasında kopukluk var. Ama, lakin, fakat gibi sözleri duymaya çok alışkın olduğumuz için etkinliği sağlayamadılar. Bu kopukluk giderilmediği sürece Kahramanmaraş etkinliği giderek daha da azalacak. Belki birgün o vekiller ayrılacak ama etkin bir büroktımızda kalmayacak.

Giovanni Papini’nin güzel bir hikayesi aklıma geldi.

“Bir bürokrat görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş;

-"İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış. O civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.

Bürokrat;
-"Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" demiş.

Köylü;
-"Geçmiş olsun" demiş.
Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani nerdeyse dönüp gidecek. Bürokrat paniklemiş ister istemez,

-"Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış..

Köylü:
-"Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"

-"Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.

Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.
-"Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."

Bürokrat:
-"Yahu.. Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."

Köylü gülmüş:
-"Ben ölmezsin demiyorum ki...
Ölsen de mevzuata uygun”

Aslında konuyu öyle bir özetliyor ki. Ne kadar çok bürokratın var o kadar büyüksün.

Kahramanmaraş’ın yetiştirdiği bürokratlara bir bakalım;

Aziz Kömürcü, koltuğunu sonuna kadar dolduran bir isim. MHP Kahramanmaraş Milletvekili adayı oldu.  Enerji Bakanlığı’nda görevini sürdürüyor.

Feriha Mert, Ulaştırma Bakanlığı’nın en parlak bürokratlarından bir tanesi. Öz geçmişindeki başarıları okudukça şaşıp kalacağımız bir isim. Özelikle İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nde yapmış olduğu önemli projeler, ağızları açıkta bırakacak türden. Bu projelerin yarısını bile yapabilecek şuanda bir bürokrat yok.

Fatih Topaktaş, bu isme çok dikkat edelim. Sağlık Bakanlığı’nda Daire Başkanlığı görevini başarı bir şekilde sürdürmüş daha sonrada Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Yalçın Topçunun özel kalemi görevini sürdürüyor. Aynı zamanda AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili aday adayı olmuştu. Özelikle konu Kahramanmaraş olduğunda canla başla çalışan biri. 

Cemil Güçlü,  Ulaştırma Bakanlığı bürokratlarından. Daire başkanlığını başarılı bir şekilde sürdürdü. Şuanda yine aynı bakanlıkta görevini sürdürüyor. 15 Temmuz gecesi hainlere ilk tokat atan,  kendi bedenini vatan uğruna ortaya koyan bir isim.

Bunlar ilk aklıma gelenler ve unutulan daha niceleri...

 Sayın Vekiller, ne zaman bu isimlere sahip çıkacaksınız? Ne zaman size ulaşıp sıkıntılarını dile getirebilecekler?

Bu arada Kahramanmaraş çiftçileri her gün eylem yapıyorlar bundan haberiniz var mı? Yoksa gözlerinizdeki kum halen duruyor mu?