Dönerde et yerine kullandıkları şey pes dedirtti! Dönerde et yerine kullandıkları şey pes dedirtti!

 Mersin’de 9 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Yumuktepe Höyüğünde bu yılki kazılar sona erdi. 29 yıldır devam eden kazı çalışmaları sonucunda bu yıl arkeopark olması için kurul kararı çıkan höyükteki çalışmalar, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinden itibaren bu yönde ilerleyecek ve höyüğün bir an önce halka açılması sağlanacak. Bir taraftan da kazı çalışmalarının devam edeceği höyüğün Kazı Başkanı Prof. Dr. Isabella Caneva, “Bu oğlum gibi” dediği Yumuktepe’de emekli olacağı için yerini genç arkeologlara bırakacak ve arkeopark için çalışacak.
M.Ö. 7 binli yıllarda Neolitik Çağ'dan itibaren 14. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşim yeri olan Mersin’in merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğünde yaklaşık 2,5 ay süren kazılar sona erdi. İtalya Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Isabella Caneva başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen kazılar, arkeopark onayının ardından höyüğün ziyarete açılacak hale getirilmesi yönünde ilerledi. Önümüzdeki süreçte, Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi İpek Durukan tarafından hazırlanan proje çerçevesinde, Yumuktepe Höyüğünün hızla halka açılması çalışmalarına yoğunlaşılacak.
“Bu son kazı olduğu için bundan sonra kitap yazılacak”
Kazı Başkanı Prof. Dr. Isabella Caneva, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl geçmiş dönemlere göre çok değişik bir kazı gerçekleştirdiklerini söyledi. Caneva, “Çünkü arkeopark projesi onaylandı ve en kısa zamanda hayata geçirilecek. O yüzden bu yıl yaptığımız kazı küçük olsa bile bizim için yeterli oldu. Ne olduğu çok anlaşılmayan noktalara özel sondaj yapıldı ya da daha geniş kazı yapıldı. Çok belli noktalar olarak kazı yapıldı. Ama halka göstermek için daha farklı çalışmamız gerekiyordu ve ona göre kazı yapıldı. Bu son kazı olduğu için bundan sonra kitap yazılacak” dedi.
“Yumuktepe, 29 yıl önce de dünya çapında meşhur bir sit alanıydı”
29 yılda ortaya çıkardıkları bölümler ve çalışmalar hakkında bilgi veren Caneva, “Biz, 29 yıl önce buraya gelirken Yumuktepe dünya çapında meşhur bir sit alanıydı. Biz sadece küçük noktalar üzerine çalışabileceğimizi zannettik. Mesela biyoarkeoloji olarak, yani hayvan kemikleri, eski tahıl ürünleri ve tohumlar üzerine, bir de karbon 14 tarihlemesi yapacağımızı düşünüyorduk. Geldiğimizde tabakalama hazırdı, daha önce yapılmıştı. Fakat yeniden kazı yaparken ortaya çıktı ki, eski kazılarda eski yöntemlerle kazı yapılmış, sadece kazma kürekle yapılmış ve çok ince bir çalışma olmamış. O zamanki kazı o dönemlere göre çok iyi bir kazı ama tabi ki şimdi teknoloji değişti ve bizim sorularımız değişti. Kazıdan hangi bilgiyi almak istediğimiz değişti. Eski tabakalama kaldı ama her tabakada ne vardı, mimari nasıldı, toplum nasıldı, nasıl organize ediliyordu, ekonomi nasıldı, iklim, çevre nasıldı? Biz bunlar üzerinde yoğunlaştık” diye konuştu.
“Burası cennet gibi”
Yumuktepe’nin, Neolitik dönemden 14. yüzyıla kadar kesintisiz bir yerleşim yeri olarak kullanılmasını iklim, çevre ve su bulunmasına bağlayan Caneva, “Burası cennet gibi. Şimdi de cennet gibi. Çok güzel bir yer, her şey var. Çok verimli bir bölge; deniz kenarında, su var, çevre çok güzel, iklim çok güzel. Bir de stratejik bir nokta. Ticaret için bütün Akdeniz etrafında. Ticaret çok önemli bir hareket oldu Yumuktepe’de. Neolitik dönemden itibaren her zaman uzak mesafeli ticaret olduğunu biliyoruz. Bunu yaptığımız kazılarda gördük” ifadelerini kullandı.
İlk Tunç Çağına ait kaplumbağa kabuğu bulundu
Bu yılki kazılarda, höyüğün doğu kısmında ilk kez bir kaplumbağa kabuğu buldukları bilgisini veren Caneva, “İlk Tunç Çağına ait bir tabakada, konteksli bir yerde ilk defa bulundu. Ne için kullanıldığını bilmiyoruz; fakat görüyorum ki, burada çok kaplumbağa var. Belki yiyecek olarak ya da sadece kabuğu tabak olarak veya kutsal bir şey olarak kullanıldı. Şimdilik söylemek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Arkeopark ile ilgili projeyi Dr. Öğretim Üyesi İpek Durukan’ın hazırladığını belirten Caneva, projenin çok güzel olduğunu vurgulayarak, “Ben projeyi çok sevdim. Umarım çok çabuk, belki bir senede açılacak” diye konuştu.
“Bu, oğlum gibi”
29 yıl boyunca kesintisiz olarak gelip Yumuktepe’de kazı yapan ve artık bu yıl emekliye ayrılacak olan Caneva, bunca yılın ardından kazıyı bırakacağı için duygulandı. Duygularını anlatırken gözleri yaşaran Caneva, “Bu, oğlum gibi. Çok üzülüyorum tabi, fakat benim için zaman geldi. Ben yaşlandım. Bir de gençler var, onlar devam edecek. Dikkat etsinler, burası çok önemli bir yer. Arkeopark için devam edeceğim. Kazılara aynı ekip devam edecek ama gençleştirilecek. Şimdi onlara bırakıyorum ben” dedi.