MHP Kahramanmaraş Milletvekili Doç. Dr. Zühal Karakoç Dora, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı çarpıcı analizle dünya siyasetinin kritik gelişmelerine ışık tuttu. Dora, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Beyaz Saray'da yaşanan ve diplomatik krize dönüşen görüşmenin, küresel siyasette önemli değişikliklerin habercisi olduğunu belirtti.
ABD DIŞ POLİTİKASINDA KÖKLÜ DEĞİŞİM
Karakoç Dora, paylaşımında, Trump-Zelenskiy görüşmesinin ABD'nin dış politikasında köklü bir değişimin sinyallerini verdiğini vurguladı. Bu gelişmenin, Avrupa güvenlik mimarisinden Ortadoğu'daki ittifaklara, Avrasya'daki güç dengelerinden ABD-Çin rekabetine kadar geniş çaplı sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.
AVRUPA GÜVENLİK MİMARİSİNDE YENİ ARAYIŞLAR
Trump'ın Ukrayna politikasındaki dönüşümün, Avrupa Birliği'nin güvenlik stratejilerinde derin değişimlere yol açacağını belirten Dora, bu krizin Avrupa'nın ABD'ye olan güvenini sarstığını ve Washington'ın küresel liderlik iddiasını sorgulattığını dile getirdi. Avrupa liderlerinin Trump'ın tutumuna tepki gösterdiğini ve birçok Avrupa ülkesinin Ukrayna'nın yalnız bırakılmayacağını vurguladığını hatırlatan Dora, bu sürecin Avrupa'nın NATO'dan bağımsız bir güvenlik yapısı kurma fikrini hızlandıracağını öngördü. AB içinde Almanya-Fransa ekseninde bir Avrupa Güvenlik Konsepti'nin yeniden gündeme gelebileceğini, bunun NATO'nun geleceği açısından soru işaretleri yaratacağını ve ABD-Avrupa güvenlik işbirliğinin yeniden tanımlanmasını zorunlu kılacağını ifade etti. İngiltere'nin de bu yeni güvenlik mimarisinde rol alabileceğini ve Brexit sonrası AB ile ilişkilerini yeniden dengeleyebileceğini belirtti.
ORTADOĞU'DA YENİ İTTİFAKLAR VE GÜÇ DENGELERİ
ABD'nin Ukrayna'dan desteğini kademeli olarak çekmesinin, Ortadoğu politikalarını da yeniden şekillendireceğini ifade eden Dora, Trump'ın yeni dış politika doktrininin, ABD'nin Avrupa ve Ukrayna'da kısıtlı bir angajmana yönelmesi durumunda Ortadoğu'daki askeri varlığını artırabileceği ihtimalini gündeme getirdiğini belirtti. Özellikle İran'a karşı sert söylemlerini sürdüren Trump'ın, bölgedeki İsrail-Suudi Arabistan normalleşme sürecini hızlandırabileceğini ve İran'ı çevreleme politikalarını güçlendirebileceğini dile getirdi. Bu durumun, Ortadoğu'da İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki stratejik ortaklığı pekiştirebileceğini ve İran'ın Rusya ve Çin ile daha derin ilişkiler kurmasına yol açabileceğini ifade etti. Öte yandan, Ukrayna savaşına verilen önemin azalmasının, ABD'nin Ortadoğu'daki askeri varlığını azaltmak yerine artırmasını tetikleyebileceğini vurguladı.
AVRASYA'DA YENİ GÜÇ DENGELERİ VE TÜRKİYE'NİN ROLÜ
Trump'ın Ukrayna'ya karşı sert tutumunun, Moskova'nın savaş alanında ve diplomatik müzakerelerde avantaj kazanmasına neden olabileceğini belirten Dora, Washington'ın Ukrayna'ya desteğini sınırlamasının, Rusya'nın askeri operasyonlarını genişletmesine ve Ukrayna'daki kazanımlarını artırmasına yol açacağını ifade etti. Bu sürecin sadece Ukrayna özelinde değil, tüm Avrasya'daki güç dengelerini değiştirme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Dora, özellikle Türkiye, Türkistan'daki Türk devletleri ve Çin arasında yeni bir denge oluşabileceğini belirtti. Rusya'nın bölgede daha fazla nüfuz kazanmasının, Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) bağımsız hareket kabiliyetini sınırlayabileceğini dile getirdi. Türkiye'nin, bu yeni dinamikler çerçevesinde Orta Asya ülkeleriyle olan ekonomik ve siyasi işbirliğini artırarak Avrasya'daki güç dengesini dengeleme çabası içerisine girmesinin zaruri olduğunu kaydetti.
ÇİN'İN KÜRESEL REKABETTE YÜKSELİŞİ
ABD'nin Ukrayna konusunda çekimser kalmasının, Çin'e küresel diplomatik sahnede daha fazla alan açabileceğini belirten Dora, Çin'in Avrupa ile ekonomik ilişkilerini güçlendirerek, AB'yi ABD'den uzaklaştırmaya çalışabileceğini ifade etti. Özellikle Fransa ve Almanya gibi ülkelerin, Trump'ın politikalarından hoşnutsuz kalacaklarını ve Çin ile ekonomik işbirliğini artırma konusunda daha cesur adımlar atabileceklerini dile getirdi. Bu durumun, ABD-AB ittifakının zayıflamasına ve Çin'in küresel rekabette daha güçlü bir konum elde etmesine neden olabileceğini belirtti.