Türkiye'nin diri faylarının paleosismolojisi üzerine odaklanan bu çalışmalarda, yer radarı ve drone teknolojisi kullanılarak yerin altındaki hareketler detaylı bir şekilde incelendi.
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Deprem Master Planı kapsamında 200 milyon metrekarelik bir alanda mikro bölgeleme çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda, Sarıoğlan ilçesinde yapılan çalışmalar önemli sonuçlar verdi.
AFAD Deprem Danışma Kurulu Üyesi ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut, bu çalışmaların TÜBİTAK tarafından desteklenen büyük bir projenin parçası olduğunu belirtti. Koçbulut, "Sivas'tan Kayseri'ye kadar uzanan Deliler Fayı üzerinde çalışıyoruz. Amacımız, fayın paleosismolojik özelliklerini belirlemek. İlk olarak 1/25000 ölçekli tektonik haritalar hazırlıyoruz ve drone uçuşları ile detaylı haritalar oluşturuyoruz. Fayın varlığını radar ve jeofizik yöntemlerle tespit ettikten sonra kazı çalışmalarına başlıyoruz" dedi.
Koçbulut, Deliler Fayı'nın Sarıoğlan segmentinin ters bileşenli bir fay olduğunu belirterek, "Kazı çalışmalarımız sonucunda fayın varlığını net bir şekilde ortaya koyduk. İlerleyen süreçte fayın kayma hızı ve deprem üretme aralığı gibi önemli verileri elde edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Daire Başkanı Gonca Arın, Kayseri'nin depremselliği ile ilgili yapılan çalışmalarda Prof. Dr. Fikret Koçbulut ve ekibine teşekkür ederek, Sarıoğlan Belediyesi'ne de desteklerinden dolayı minnettarlığını ifade etti.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Sinan Koçeroğlu ise yer radarı yöntemi hakkında bilgi vererek, "Yer radarı, yere gönderilen elektromanyetik dalgalarla yerin altının detaylı bir şekilde incelenmesini sağlayan bir jeofizik yöntemidir. Bu çalışmalar sayesinde, Türkiye'nin diri fay haritasının belirlenmesinde önemli bir adım attık" diye konuştu.
Bu yeni keşif, Türkiye'nin depremsellik açısından önemli bir bölgesi olan Kayseri'nin deprem risklerini daha iyi anlamak ve yönetmek adına büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.