YEREL

Baro Başkanı Gül, ‘Avukata Saldırı Adalete Saldırıdır’

Muğla Barosuna kayıtlı Av. Mehmet Erdal Çam'ın müvekkili tarafından Muğla'nın Bodrum ilçesinde öldürülmesi üzerine Türkiye Barolar Birliğinin çağrısıyla 81 ille birlikte Kahramanmaraş’ta da baro tarafından eş zamanlı açıklama yapıldı.

Abone Ol

Açıklamalarda cezasızlık politikalarının son bulması ve avukata yönelik şiddete karşı TBMM'de gerekli çalışmaların yürütülmesi talep edildi.

Kahramanmaraş Baro Başkanı Av.M.Burak Gül, yaptığı açıklamada şöyle dedi;

“Sözlerime, İlimiz Merkezli olarak yaşanan 6 Şubat Deprem felaketinde kaybettiğimiz meslektaşlarımızı ve vatandaşlarımızı bir kez daha rahmet ve saygıyla anarak başlamak istiyorum. Yaşama hakkı, en temel haktır. Bu hak karşısında diğer haklar ikincil konumdadır.

Yaşadığımız deprem felaketi; yaşama hakkının ne kadar önemli ve bütün hakların temeli olduğunu bizlere çok acı bir tecrübe ile göstermiştir.

Depremde, Baromuz üyesi 30 meslektaşımız ile binlerce vatandaşımızı kaybettik. Deprem felaketinin sonuçlarının bu denli ağır yaşanmasında sorumluluğu olan her kim varsa yargılanmaları ve adaletin tesisinin sağlanması elzemdir. Kahramanmaraş Barosu olarak meslektaşlarımızla birlikte, soruşturma ve yargılama süreçlerinin takipçisiyiz ve takip etmeye devam edeceğiz. Deprem felaketini unutmayacağız!  

Değerli Basın Mensupları

Tek Bir Kayba Daha Tahammülümüz Yok!

Denizli Barosu önceki dönem başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av.MehmetErdal Çam altı gün önce, daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından, sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi.

Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av.Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti.

Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç meslektaşımız Av.Ersin Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak katledildi.

Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av.Asilcan Tuzcu, boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı, meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu, saldırı sonrası bir gözünü kaybetti. Av.Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız Av.Savaş Baş ve Av.Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Av.Savaş Baş halen bu saldırının izlerini taşıyor.

Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av.Hakkı Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca mesleki dayanışma kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi sırasında, işyeri sahipleri ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak yaralandı. Saldırganlar, olay yerine intikal eden jandarma personelinin yanında da saldırılarına devam ettikleri hâlde, serbest bırakıldılar.

Üç gün önce, Nevşehir Barosu önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın karşı yanı olan iki kişi tarafından darbe-dildi.

Bu saydıklarımız; her gün ve yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan avukata yönelik şiddetin, yaşam hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.

Avukatlar; her geçen gün daha fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü, bazen silahlı olan, bazen müvekkilden, bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama, bazen ölümle sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var, o da avukatların yalnızcamesleki faaliyetlerini yerine getirmeleridir. Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin tesisine yöneliktir.

Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer almaktadır.

Bizler; avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.

Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar.

İnfaz kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da derinleştirmektedir. Avukata yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir.

Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın savunma hakkına yönelik saldırıdır.

Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz.Vekâlet etmek mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez.

Bize saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi, şu veya bu kişilerin menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi için yerine getiriyoruz.

Acil talebimiz şudur: Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı, konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin, Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde yer alan gerekli düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve vatandaşlar nezdinde, avukata yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık oluşturulmalı ve buna ilişkin somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.

Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 Bin avukat, Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Avukata Saldırı Adalete Saldırıdır!

Meslek ve deprem şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve vatandaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız.”